loading

Dünyada Kaç Ülke Var? Hangi Kriterlere Göre Sayılıyor?

Dünyada Kaç Ülke Var? Hangi Kriterlere Göre Sayılıyor?
İçindekiler

    Dünyada kaç ülke var sorusu, yalnızca sayıların ötesinde; siyasi tanımlar, uluslararası tanınırlıklar ve farklı kurumların kriterleriyle şekillenen karmaşık bir konudur. Her ne kadar dünya genelinde sabit bir ülke sayısı olduğu düşünülse de bu sayı, hangi kaynağa başvurduğunuza göre değişebilir. Bazı ülkeler bağımsızlık ilan etse de uluslararası düzeyde tanınmadıkları için resmi istatistiklere dahil edilmez. Bu nedenle “dünyada kaç ülke var?” sorusu, aynı zamanda “ülke”nin ne olduğuna dair geniş bir perspektifi de beraberinde getirir.

    Ülke Sayısı Neye Göre Belirleniyor?

    Dünyada kaç ülke var sorusunun net bir cevabı olmadığını anlamanın temel yolu, “ülke” kavramının tanımına bakmaktır. Çünkü bir yerin ülke olarak kabul edilip edilmediği; sadece sınır çizmekle, bir bayrak taşımakla ya da bir başkent ilan etmekle belirlenmez. Uluslararası hukukta bir bölgenin ülke sayılabilmesi için hem içsel egemenlik (kendi halkını, kurumlarını ve kaynaklarını yönetme yetkisi) hem de dış tanınırlık (diğer devletler ve uluslararası kuruluşlar tarafından kabul edilme) gibi kriterler gereklidir. İşte bu yüzden ülke sayısını belirlemek, sadece coğrafi değil; siyasi, hukuki ve diplomatik bir süreçtir.

    Farklı kuruluşlar, bu tanımı kendilerine göre uyarlayarak farklı sayılara ulaşır. Örneğin Birleşmiş Milletler gibi kurumlar daha sınırlı, resmi bir liste oluştururken; FIFA ya da ISO gibi uluslararası organizasyonlar, daha geniş kapsamdaki yapıları da dahil edebilir. Üstelik bazı ülkeler bağımsızlık ilan etmiş olsa da, başka devletler tarafından tanınmadıkları sürece bu listeye dahil edilmezler. Dolayısıyla, dünyada ülke sayısını net olarak söylemekten çok, hangi ölçüte göre hesaplandığını bilmek daha anlamlıdır.

    Birleşmiş Milletler'e göre ülke sayısı nedir?

    Birleşmiş Milletler (BM), uluslararası toplumun en yaygın kabul gören temsilcisidir ve genellikle dünyada kaç ülke var sorusuna verilen cevapta referans olarak alınır. 2025 itibariyle BM'ye kayıtlı 193 üye ülke bulunmaktadır. Bunlara ek olarak, Vatikan (Kutsal Makam) ve Filistin de BM tarafından “gözlemci devlet” statüsünde kabul edilmektedir. Bu durumda, BM tarafından tanınan ve uluslararası düzeyde diplomatik ilişkileri olan ülke sayısı 195 olarak değerlendirilmektedir.

    Ancak bu sayı, her bağımsızlık ilan eden veya fiilen kendi kendini yöneten yapıyı kapsamaz. BM üyeliği, siyasi süreçler, diplomatik ilişkiler ve diğer devletlerin tanıması gibi birçok kriteri içerir. Bu nedenle BM listesi, resmi kabul gören ve büyük ölçüde tanınan devletleri temel alır.

    Tanınmamış ülkeler ülke sayısını etkiler mi?

    Evet, tanınmamış ülkeler ülke sayısını doğrudan etkileyen en tartışmalı konulardan biridir. Örneğin, Kosova, Tayvan, Abhazya ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) gibi yapılar, bazı ülkeler tarafından tanınsa da BM’ye tam üye olmadıkları için birçok resmi listede yer almazlar. Tayvan örneğinde olduğu gibi, dünya ekonomisinde önemli bir yere sahip olan ve kendi hükümetiyle yönetilen ülkeler bile politik nedenlerle “resmi ülke” statüsünde sayılmayabilir.

    Bu durum, “bir yerin ülke sayılması için ne gerekir?” sorusunu gündeme getirir. Genellikle kendi sınırlarını kontrol eden, halkını yöneten ve dış politikada özerk davranan bölgeler “fiili ülke” olarak kabul edilir; ancak tanınma eksikliği, onları resmi istatistiklerin dışında bırakır. Bu nedenle dünyadaki ülke sayısı, hangi ölçütün benimsendiğine bağlı olarak değişebilir.

    Güncel Olarak Kaç Ülke Var?

    Dünyada kaç ülke var sorusuna güncel bir yanıt arandığında, yanıt çoğu zaman 195 olarak belirtilir. Ancak bu sayı, yalnızca Birleşmiş Milletler (BM) üyeleri ve gözlemci devletleri kapsar. Yani bu liste, uluslararası alanda geniş kabul gören, resmi olarak tanınmış ülkeler temel alınarak oluşturulmuştur. Fakat küresel düzeyde ülke sayısı konusundaki görüş birliği yalnızca BM ile sınırlı değildir; spor organizasyonları, standart kuruluşları ve bazı veri platformları bu rakamı daha geniş tanımlar. Bu nedenle “güncel ülke sayısı” ifadesi, seçilen ölçütlere ve referans alınan kaynağa bağlı olarak farklılık gösterebilir.

    Dahası, küresel politik dinamikler her yıl değişebilir. Yeni bağımsızlık ilanları, savaşlar, birleşmeler ya da tanınma süreçleri bu sayıyı doğrudan etkileyebilir. Bu nedenle, bir yıl içinde ülke sayısı sabit kalabileceği gibi, diplomatik gelişmelere bağlı olarak değişkenlik de gösterebilir. İşte bu yüzden güncel ülke sayısı, yalnızca statik bir bilgi değil; zamanla dönüşen, politik bağlamla şekillenen dinamik bir veridir.

    2025 yılı itibariyle kabul edilen ülke sayısı nedir?

    2025 yılı itibariyle genel kabul gören veri, dünyada 195 ülke olduğu yönündedir. Bu sayı, Birleşmiş Milletler'in 193 üyesi ile gözlemci devletler olan Filistin ve Vatikan’ı kapsar. Ancak bazı bağımsızlık ilan eden bölgelerin de uluslararası düzeyde tanınması süreci devam etmektedir. Dolayısıyla bu sayı, önümüzdeki yıllarda değişiklik gösterebilir.

    Bununla birlikte, çeşitli uluslararası organizasyonların ve coğrafi veri platformlarının sunduğu istatistikler, bu sayının üzerine çıkabiliyor. Örneğin, bazı kaynaklar 200’den fazla siyasi yapı veya devlet benzeri yönetim sisteminin varlığından söz eder. Bu noktada “ülke” tanımı, istatistiksel verilere yön veren en temel unsur haline gelir.

    BM dışında farklı kurumların verileri ne diyor?

    BM dışında bazı kurumlar, daha geniş veya farklı ülke sayımları yapmaktadır. Örneğin Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) ve FIFA, kendi üyelik kriterlerine göre ülkeleri sıralar. IOC’nin 206 üyesi, FIFA’nın ise 211 üye ülkesi vardır. Bu fark, spor ve kültürel etkinliklerde tanınmanın, siyasi tanımadan farklı olduğunu gösterir.

    Ayrıca ISO (Uluslararası Standardizasyon Örgütü) tarafından yayınlanan ülke kodu listelerinde 249 ülke ve bölgeye yer verilir. Ancak bu liste, her birinin siyasi olarak tanındığını değil; posta, ticaret veya dijital sistemlerde kullanım için ayrı bir kodla temsil edildiğini gösterir.

    Bu bağlamda, dünyada kaç ülke var sorusunun cevabı, hangi kurumu referans aldığınıza göre değişebilir:

    • BM’ye göre: 195 ülke
       
    • FIFA'ya göre: 211 ülke
       
    • IOC’ye göre: 206 ülke
       
    • ISO’ya göre: 249 ülke ve bölge
       

    En Çok Ülkeye Sahip Kıtalar Hangileridir?

    Dünyada kaç ülke var sorusu kadar, bu ülkelerin kıtalara nasıl dağıldığı da merak edilen bir konudur. Çünkü her kıta, kendine özgü tarihi, siyasi ve coğrafi geçmişiyle farklı sayıda ülkeye ev sahipliği yapar. Bazı kıtalar az sayıda büyük ülkeden oluşurken, bazıları ise onlarca küçük ve bağımsız devlete bölünmüştür. Özellikle sömürgecilik sonrası süreçler, kıtalar üzerindeki ülke dağılımını ciddi ölçüde etkilemiştir. Örneğin Afrika, onlarca ülkeye bölünmüş bir yapıya sahipken; Okyanusya gibi kıtalarda daha az, ama birbirinden izole küçük ada devletleri görülür.

    Bu bölümde kıtaların neden bu kadar farklı ülke sayılarına sahip olduğu incelenecek. Hem tarihsel kırılma noktaları hem de jeopolitik gelişmelerle şekillenen bu dağılım, aslında sadece bir istatistik değil; dünyanın politik haritasının nasıl oluştuğuna dair önemli ipuçları taşır. Hangi kıta en çok ülkeye sahip? Avrupa’daki küçük ülkelerin kökeni ne? İşte tüm bu soruların yanıtlarını birlikte ele alacağız.

    Afrika neden en çok ülkeye sahip kıta?

    Afrika, dünyanın en fazla ülkeye sahip kıtasıdır ve bu özelliğiyle sıklıkla “en çeşitli kıta” olarak anılır. Toplamda 54 ülke, Afrika kıtasında yer almaktadır ve bu sayı onu diğer kıtaların önüne geçirir. Bu durumun temel nedenlerinden biri, kıtanın tarihsel olarak sömürge dönemlerinden çıkarken parçalara ayrılmasıdır. Avrupa ülkeleri tarafından yönetilen sömürgelerin 20. yüzyıl boyunca bağımsızlıklarını kazanması, çok sayıda yeni ülkenin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

    Ayrıca Afrika kıtasındaki etnik, dilsel ve kültürel çeşitlilik, siyasi sınırların net bir şekilde çizilmesini zorlaştırmıştır. Birçok ülke, iç savaşlar veya bölgesel farklılıklar nedeniyle kendi içerisinde bile parçalanma eğilimleri göstermiştir. Bu da bağımsız ülke sayısının artmasına zemin hazırlamıştır. Bugün Afrika, hem resmi olarak tanınan ülkeler hem de tanınma mücadelesi veren yapılar bakımından büyük bir çeşitliliğe ev sahipliği yapmaktadır.

    Avrupa'daki küçük ülkeler neden bu kadar fazla?

    Avrupa, yüzölçümü olarak küçük ama siyasi olarak parçalı bir kıtadır. Bu kıtada 44 ülke bulunmaktadır ve bunların bazıları, neredeyse bir şehir büyüklüğünde olan mikro ulusal devletlerden oluşur. San Marino, Monako, Lihtenştayn, Vatikan ve Andorra gibi mikro devletler, Avrupa'nın ülke sayısını artıran örneklerdir.

    Bu küçük ülkelerin varlığı genellikle tarihsel, dini veya aristokratik nedenlere dayanır. Örneğin, Vatikan Şehri Katolik dünyasının ruhani merkezi olarak bağımsızlığını korurken, San Marino gibi bazıları Orta Çağ’dan bu yana bağımsızlıklarını sürdüren eski cumhuriyetlerdir. Ayrıca Avrupa’daki siyasi dengeler, tarih boyunca bu tür küçük devletlerin varlığını koruyacak şekilde şekillenmiştir.

    Sonuç olarak, Avrupa'daki ülke sayısının fazlalığı, kıtanın tarihsel karmaşıklığı, uzun süredir var olan siyasi sınırları ve birçok bağımsız yapının hâlâ resmi olarak tanınıyor olması gibi faktörlerle açıklanabilir.

    Ülkelerin Tanınma Süreci Nasıl İşliyor?

    Her ne kadar bir bölge kendi toprakları üzerinde egemenlik ilan edip bayrağını dalgalandırsa da, bu durum onun otomatik olarak “ülke” sayılacağı anlamına gelmez. Uluslararası sistemde bir yapının resmi ülke statüsüne kavuşması, sadece içsel kontrol değil; aynı zamanda dış dünyadan diplomatik tanınma gerektirir. Bu tanınma süreci, oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir ve siyasi ilişkilerden, uluslararası örgütlere üyelik süreçlerine kadar birçok faktöre bağlıdır.

    Bir devletin bağımsızlığını ilan etmesi ilk adımdır; ancak bu ilan tek başına yeterli değildir. Diğer ülkelerin bu bağımsızlığı tanıması ve diplomatik ilişkiler kurması, süreci resmileştiren asıl unsurlardır. Bu yüzden bazı bölgeler onlarca yıldır kendi kendini yönetiyor olsa da, dünyadaki pek çok ülke tarafından hâlâ tanınmıyor olabilir. Bu tanınma meselesi, sadece hukuki bir karar değil; aynı zamanda uluslararası çıkarların, bloklaşmaların ve siyasi dengelerin bir yansımasıdır.

    Bir ülke ne zaman “resmi” sayılır?

    Bir bölgenin ülke olarak resmi sayılması, uluslararası hukukta belirli süreçlere bağlıdır. Öncelikle bir ülkenin kendi topraklarında etkin bir yönetim kurması, halkını temsil eden bir hükümeti olması ve başka ülkelerle diplomatik ilişkiler kurabilmesi gerekir. Ancak bu üç kriter yeterli değildir. Asıl önemli olan, diğer ülkeler ve özellikle uluslararası kurumlar tarafından tanınmasıdır.

    Tanınma süreci genellikle şu yollarla işler:

    1. Bağımsızlık ilanı yapılır.
       
    2. Fiili yönetim kurulur.
       
    3. Diğer devletlerden diplomatik tanıma istenir.
       
    4. Uluslararası kuruluşlara üyelik başvurusu yapılır.
       

    Tanınan bir ülke, BM gibi uluslararası kuruluşlara kabul edilirse, bu ülkenin resmen varlığı onaylanmış olur. Ancak tanınma, tamamen siyasi bir karardır. Bazı ülkeler bir devleti tanırken, diğerleri tanımamayı tercih edebilir. Bu nedenle, “resmi ülke” tanımı mutlak değil, çoğunluğun tanımasına dayalı bir durumdur.

    Bağımsızlık ilan eden ama tanınmayan örnek ülkeler

    Dünyada bağımsızlık ilan etmiş ama uluslararası toplum tarafından resmen tanınmamış pek çok yapı vardır. Bu tür devletler genellikle siyasi, etnik veya askeri çatışmalardan doğar. İşte bazı dikkat çeken örnekler:

    • Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC): 1983’te bağımsızlığını ilan etti, ancak yalnızca Türkiye tarafından tanınıyor.
       
    • Tayvan: Çin’den fiilen ayrılmış ve bağımsız bir yönetim sürdürmektedir; ancak Çin’in baskısıyla BM üyesi olamamakta ve çoğu ülke tarafından resmen tanınmamaktadır.
       
    • Abhazya ve Güney Osetya: Gürcistan’dan ayrıldıklarını ilan ettiler, Rusya tarafından tanınsalar da çoğu ülke bu yapıları tanımıyor.
       
    • Transdinyester (Moldova’nın doğusunda): Kendi yönetimi, bayrağı ve askeri gücü olan bir yapı olmasına rağmen hiçbir BM ülkesi tarafından tanınmıyor.
       

    Bu örnekler, dünyada kaç ülke var sorusunun cevabının neden net bir rakamdan ibaret olmadığını çok iyi gösterir. Tanınma süreci, sadece siyasi değil; aynı zamanda uluslararası diplomasi ve jeopolitik dengeyle doğrudan ilgilidir.

    Tüm Ülkeleri Gezmek Mümkün mü?

    Birçok gezginin hayalini süsleyen hedeflerden biri de, dünya üzerindeki tüm ülkeleri gezmek. Peki bu gerçekten mümkün mü? Teorik olarak evet; ancak pratikte bu hedef, ciddi bir planlama, mali kaynak ve zaman gerektirir. Dünyada kaç ülke var sorusuna verilen 195 cevabı, bir gezginin ulaşması gereken toplam durağı ifade eder. Fakat bu yolculuk, sadece uçak biletleriyle tamamlanacak basit bir rota değildir. Vizeler, siyasi kısıtlamalar, güvenlik tehditleri ve hatta doğal koşullar, bazı ülkelere girişleri oldukça zor hale getirir.

    Yine de dünyada bu hedefi gerçekleştiren ve ilham veren çok sayıda gezgin bulunur. Kimileri genç yaşta bu başarıya ulaşırken, kimileri onlarca yıl süren bir seyahatin sonunda bu listeyi tamamlar. Öte yandan bazı ülkeler ise hâlâ savaş, iç karışıklık veya diplomatik engeller nedeniyle gezginler için ulaşılamaz durumdadır. Bu bölümde hem bu başarıyı gerçekleştiren gezginlerden hem de seyahatin mümkün olmadığı zorlu coğrafyalardan söz edeceğiz.

    H3: Dünyadaki tüm ülkeleri gezen ünlü gezginler kimler?

    Dünyada 195 ülke olduğu kabul edildiğinde, bu ülkelerin tamamını gezmek çok az insanın başarabildiği bir hedef haline gelir. Ancak bazı gezginler, bu zorlu yolculuğu başarıyla tamamlayarak tarihe geçmiştir. İşte dünyadaki tüm ülkelere adım atan bazı ünlü isimler:

    • Gunnar Garfors (Norveç): Tüm ülkeleri iki kez gezmesiyle tanınır. Hatta bir keresinde 24 saat içinde 19 ülke ziyaret ederek Guinness Dünya Rekoru kırmıştır.
       
    • Cassie De Pecol (ABD): 18 ayda tüm ülkeleri gezerek “dünyanın en hızlı kadın gezgini” unvanını almıştır.
       
    • Lexie Alford (ABD): 21 yaşında tüm ülkeleri ziyaret ederek dünyanın en genç gezgini oldu. Bu başarısıyla Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi.
       

    Bu gezginler, sadece turistik geziler değil; aynı zamanda farklı kültürleri anlamaya yönelik projelerle de dikkat çeker. Tüm ülkeleri gezmek; planlama, finansman, vize işlemleri ve güvenlik açısından büyük bir özveri ister. Ancak bu hedefi gerçekleştirenlerin ilham verici hikâyeleri, diğer gezginler için önemli bir motivasyon kaynağıdır.

    Seyahat engeli olan ülkeler hangileri?

    Her ülkeyi gezmek kulağa hoş gelse de, bazı ülkeler seyahat etmek için ciddi engeller barındırır. Bu engellerin başında vize kısıtlamaları, güvenlik tehditleri ve politik izolasyonlar gelir. İşte seyahatin zor veya imkânsız olduğu bazı ülkeler:

    • Kuzey Kore: Sıkı rejim kontrolü ve sınırlı turistik programlar nedeniyle özgür seyahat mümkün değildir. Genellikle rehber eşliğinde, sınırlı rotalarda gezilebiliyor.
       
    • Suriye: İç savaş ve güvenlik riskleri, bu ülkeye girişleri son derece tehlikeli hale getiriyor.
       
    • Yemen: Uzun süredir devam eden iç çatışmalar ve altyapı sorunları nedeniyle turist kabul edilmiyor.
       
    • Eritre: Dünya genelinde en kapalı ülkelerden biri olup, vize almak ve ülke içinde serbest dolaşmak son derece zordur.
       
    • Afganistan: Güvenlik ve siyasi istikrarsızlık nedeniyle turist girişine büyük ölçüde kapalıdır.
       

    Bu ülkeler, seyahat engelleri nedeniyle tam listeyi tamamlamayı zorlaştıran başlıca faktörler arasında yer alır. Ancak bazı gezginler, bu ülkelere sınırlı veya kontrollü ziyaretlerle de ulaşmayı başarmıştır.

    Hangi Kıtada Daha Fazla Ülke Gezilmesi Kolaydır?

    Dünyayı gezmeyi hedefleyenler için yalnızca dünyada kaç ülke var sorusunun cevabı yeterli değildir; bu ülkelerin hangilerine kolayca gidilebildiği de büyük önem taşır. Seyahat planlamasında kıtalar arası farklar, vize uygulamaları, ulaşım altyapısı ve güvenlik durumları gibi etkenler doğrudan belirleyici olur. Bazı kıtalarda ülkeler arasında serbest dolaşım ve kısa mesafeler sayesinde çok sayıda ülke hızlı bir şekilde gezilebilirken, bazı kıtalarda coğrafi dağınıklık, sınırlı ulaşım imkânları veya siyasi kısıtlamalar nedeniyle bu süreç oldukça karmaşık hale gelebilir.

    Özellikle Avrupa ve Güney Amerika, vizesiz veya kolay vize politikalarıyla ön plana çıkar. Avrupa’da Schengen Bölgesi sayesinde onlarca ülke arasında sınır kontrolü olmadan geçiş yapılabilirken; Güney Amerika’da birçok ülke Türk vatandaşları dâhil olmak üzere pek çok pasaport için vizesiz giriş imkânı tanır. Bu bölümde, gezginler için hangi kıtanın daha “erişilebilir” olduğunu kıyaslayacak, vize kolaylığı ve ulaşım avantajları açısından öne çıkan bölgeleri inceleyeceğiz.

    Avrupa seyahatinde küçük ülkeleri hızlı gezmek

    Avrupa, dünya genelinde gezilmesi en kolay kıtalardan biridir. Bunun başlıca nedenleri arasında Schengen Bölgesi, gelişmiş ulaşım altyapısı, kısa mesafeler ve kültürel çeşitlilik yer alır. Özellikle küçük ülkeler, birkaç saatlik tren yolculuklarıyla kolayca ziyaret edilebilir.

    Örnek vermek gerekirse:

    • Lüksemburg, Belçika ve Hollanda birkaç gün içinde rahatlıkla gezilebilir.
       
    • San Marino, Vatikan ve Monako, günübirlik ziyaretler için idealdir.
       
    • Tren veya otobüsle birkaç saatlik mesafelerde farklı ülkelere geçmek mümkündür.
       

    Gezginler için Avrupa’da seyahat etmek; zamandan ve maliyetten tasarruf sağlayan, yoğun içerikli rotalar oluşturmak açısından oldukça avantajlıdır. Özellikle “ülke sayısını artırmak” isteyen gezginler için Avrupa, ideal bir başlangıç noktasıdır.

    Güney Amerika’da vizesiz gezi rotaları

    Güney Amerika, birçok ülke için vizesiz seyahat fırsatları sunan bir kıtadır. Türk vatandaşları için de avantajlı olan bu durum, kıtayı gezmeyi kolaylaştırır. Öne çıkan ülkeler arasında şunlar vardır:

    • Brezilya: Vizesiz 90 gün kalış hakkı bulunur. Amazon ormanları, Rio Karnavalı gibi doğal ve kültürel zenginlikler sunar.
       
    • Arjantin: Geniş coğrafyası, Patagonya ve Buenos Aires gibi cazibe merkezleri ile dikkat çeker.
       
    • Peru: Machu Picchu ile öne çıkar; vizesiz seyahat imkânı sayesinde gezginlerin favorisi.
       
    • Kolombiya: Karayip sahilleri, kahve tarlaları ve canlı gece hayatı ile vizesiz rotalarda öne çıkar.
       
    • Şili: And Dağları ve Atacama Çölü gibi doğa harikalarıyla, vizesiz ulaşılabilen bir destinasyondur.
       

    Bu ülkelerde ulaşım ağı gelişmiş olup, otobüs ve iç hat uçuşlarıyla kıta içi seyahat oldukça pratiktir. Ayrıca yerel halkın misafirperverliği ve düşük bütçeyle gezilebilme imkânı, Güney Amerika'yı gezginler için cazip kılar.

    En Az Bilinen Ülkeler ve Seyahat Deneyimleri

    Dünyada bazı ülkeler, haritada yerleri zor bulunacak kadar küçük veya az bilinen yapılar olabilir. Ancak bu ülkeler, özellikle macera arayan gezginler için benzersiz deneyimler sunar.

    • Tuvalu: Pasifik Okyanusu’nda yer alan bu ada ülkesi, dünyanın en az ziyaret edilen ülkeleri arasında yer alır. Turizm altyapısı sınırlı ama doğası bakirdir.
       
    • Nauru: Sadece 21 kilometrekarelik yüzölçümüyle dünyanın en küçük ülkelerinden biridir. Pasaport kontrolünden sonra neredeyse tüm ülke yürüyerek gezilebilir.
       
    • San Marino: İtalya içinde bağımsız bir mikroulusal devlettir. Orta Çağ kaleleri, dar taş sokakları ve manzaralarıyla dikkat çeker.
       
    • Esvatini (eski adıyla Svaziland): Afrika kıtasında yer alır. Kültürel danslar, geleneksel kıyafetler ve doğal parklarıyla özgün bir seyahat rotası sunar.
       
    • Komorlar: Hint Okyanusu’nda yer alan bu ada ülkesi, volkanik yapılar ve mercan adalarıyla eşsiz bir doğaya sahiptir.
       

    Bu ülkeler, popüler turistik destinasyonlardan uzak, özgün ve sakin rotalar arayan gezginler için harika alternatiflerdir. Ayrıca “herkesin gitmediği yerlere gitmek” isteyenler için prestijli seyahat hedeflerindendir.

    Yayımlanma Tarihi: 19 Kasım 2025 00:11 Güncellenme Tarihi: 19 Kasım 2025 13:11